Serik Gezi Rehberi

                SERİK GEZİ REHBERİ

                Giriş: M.Ö 2. Yüzyılın ortalarında, Bergama kralı Attalos’un: “Bana bir yeryüzü cenneti bulun” buyruğuyla kurulan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1930 yılında ziyarete geldiğinde “Şüphesiz Antalya dünyanın en güzel yeridir. İfadeleriyle hayranlığını dile getirdiği güzel ilimiz, hakikaten 4 mevsim doğal güzelliklerini sergileyen ilçeleriyle ülkemizin görülmeye değer inci tanelerinden biridir. Aspendos  Antik Tiyatrosu, Zeytintaşı  Mağarası, Uçan Su Şelalesi, keyifle yürüyüş  yapabileceğiniz sahilleri,, , tüm yılın yorgunluğunu atabileceğiniz konforlu denize sıfır otelleri Köprüçay Barajı ile dolu dolu bir gün yaşayabileceğiniz doğa ve tarih severleri çağıran sakin ilçelerimizdendir. Siz de bu güzellikleri yerinde görmek için Antalya’ya geldiğinizde, Serik’e dolu bir gün ayırabilir, güzel anılar biriktirebilirsiniz.

                COĞRAFİ KONUM: İlçe merkezi ,Antalya il merkezinin 38 km doğusunda, kıyıdan 7 km içeride, denizden 26 m yükseklikte yer almaktadır. Akdeniz’de 22 km kıyı şeridi bulunan ilçemiz, 1.550 km² yüzölçümüne sahiptir. Batı’da Aksu, Doğuda Manavgat, Kuzey’de Burdur’un Bucak ve Isparta’nın Sütçüler ilçeleri, Güney’de ise Akdeniz ile çevrilidir. Nüfusun büyük kısmı tarım, diğer bir kısmı hayvancılıkla geçinmekle beraber son yıllarda turizmin canlanması ile bu sektöre yönelen insan sayısında artış gözlemlenmiştir. Doğal olarak ilçede Akdeniz ikliminin özellikleri tam anlamıyla hakimdir.

                SERİK ADI NEREDEN GELİYOR: Osmanlı kaynaklarında bugünkü Aspendos harabelerinin bulunduğu yere Cemaat—i Etrakı Serik (Serik Türk Cemaati) ile Kökez adında bir grubun yerleştiği ifade ediliyor. 19. Yüzyılın sonlarında Rumeli’den gelen göçmenler, Kökez Çeşmesi’nin çevresine yerleştirilmiş; günümüzde Serik’in temeli olan Şevketiye köyü kurulmuştur. Halk ise bu köy için Kökez ismini kullanmıştır. Bu karışıklığı gidermek için 26 Haziran 1926 tarihinde Kökez köyü ilçe merkezi haline getirilmiş, Serik adı ile kayıtlara geçirilmiştir. Orta Asya Türk devletlerinde Serik kelimesi, erkeklere verilen isim olarak kullanılmakta olup; serilen, yayılan anlamlarını taşımaktadır.

                TARİHÇE: Antik Çağ’da Serik, Pamfilya Bölgesi içerisinde yer almıştır. Yunanistan ve Küçük Asya’nın Batı  kıyılarında  İyonya ve Aiolis  adını taşıyan bölgelerde oturan Grekler, Pamfilya’ya gelerek Perge, Aspendos ve Side gibi sömürge kentlerini kurmuşlardır. Bölge daha sonra Persler’in ve Makedonya kralı Büyük İskender’in hakimiyetine girmiştir. Nihayet,, Bergama Krallığı ve  Roma İmparatorluğu dönemleri yaşanmıştır. Serik’te ilk yerleşim yerleri; Sillyon (Yanköy yakınlarında bulunan Koçhisar Tepesi’nde) ve Aspendostur (Belkıs).

                Türkiye Selçuklu  Devleti’nin 1207 yılında Antalya’yı, 1221 yılında ise Alanya’yı fethetmesi ile daha sonra Karahisarı-Teke adını verecekleri Sillyon bölgesi de Türk hakimiyetine girmiştir. Selçuklular, antik kente bir mescit inşa etmiş, bu suretle bölgedeki Türk İslam mimarisinin ilk örneğini vermişlerdir. Türkiye Selçuklu Devleti’nin yıkılma sürecinde Hamitoğulları Beyliği’nin bölgeye hakim olduklarını görüyoruz. Yıldırım Bayezid, Anadolu Türk siyasi birliğini büyük ölçüde sağlayarak Hamitoğulları Beyliği’nin topraklarını Osmanlı Devleti’ne dahil etmiştir. Osmanlı Devleti’nin ilk döneminde Selçuklu döneminde olduğu gibi Serik idari durumunu korumuştur. Serik, Karahisarı-Teke adıyla 1393 yılında Teke Sancağı’na bağlı bir kaza olarak Anadolu Eyaletine bağlanmıştır. İlçemiz için 19. Yüzyılda Karahisarı—Teke Kazası yerine Serik adı kullanılmaya başlanmıştır.

                Cumhuriyetin ilk yıllarında yörük aşiretlerinin nüfusunun köylü nüfusundan daha fazla olduğu anlaşılmaktadır. 1927 yılı kayıtlarını içeren Türkiye Cumhuriyeti Devleti Salnamesinde Serik kazasının Serik Nahiyesi ve Gebiz Nahiyesinden oluştuğu  ve 97 köyünün bulunduğu kayıtlıdır. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK; 9 Mart 1930 tarihinde halkın coşkun sevinç gösterileri eşliğinde Aspendos Antik Tiyatrosu’nu ziyaret etmiştir. Atatürk, antik tiyatronun onarılarak halkın ziyaretine açılması noktasında direktifler vermiştir.

                GEZİLECEK YERLER: Dilerseniz bu bölümde Serik ilçemizde tekrar görmeyi arzu edeceğiniz doğa ve tarih hazinelerinden kısaca bahsedelim. Ancak; ilçemizin sahip olduğu “Anlatılmaz yaşanır” ifadesiyle özdeşleştirebileceğimiz bu güzellikleri yerinde tespit etmenin gerçek değerlerinin hissedilmesi noktasında büyük önem arz ettiğinden hareketle anlatımları kısa tutacağız.

ASPENDOS ANTİK KENTİ: Serik denince şüphesiz ilk akla gelen mekandır  Aspendos. Roma İmparatorluğu’ndan günümüze ulaşan en önemli eserlerden olan Aspendos Antik Tiyatrosu, her yıl çok sayıda yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilmektedir. İlçe merkezine yaklaşık 8 km uzaklıkta, Belkıs beldesinde bulunmaktadır. Özel aracınızla ulaşabileceğiniz gibi şehir içi dolmuşları da tercih edebilirsiniz. Antik kentte 2008 yılından itibaren birtakım arkeolojik çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Aspendos kent kalıntılarının bulunduğu tepenin güneydoğusunun nehir limanı olduğu tespit edilmiştir. Bu liman, muhakkak o bölgedeki diğer kentler için de son derece önemli ticaret merkezlerindendir. Aspendos Antik Tiyatrosu’nun günümüze kadar ulaşabilmesinde; Türkiye Selçuklu Devleti’nin tiyatroyu onartarak bazı bölümlerini saray olarak kullanmasının da etkisi büyüktür. Ayrıca Selçuklular kentin Güney girişine bir köprü inşa etmişlerdir. Birçok ziyaretçi Aspendos’a geldiklerinde Antik tiyatroyu gezip geri dönmektedirler. Oysaki , tiyatronun etrafında bulunan anıtsal çeşme, meclis binası, anıtsal  tak ,cadde ve Hellenistik tapınak, tiyatronun yanından başlayan bir patikadan ulaşılan Acropolis’te karşılaşılan ilk yapı olan roma dönemine ait bazilika, görülmeye değerdir. Bazilikanın güneyinde şehirdeki ticari, sosyal ve politik faaliyetlerin merkezi olan üç yanı evlerle çevrili agora bulunmaktadır. Agoranın kuzeyinde; günümüze sadece ön duvarı ulaşabilmiş, Nymphaeum vardır. Aspendos’un bir diğer kalıntısı da kuzeydeki dağlardan şehre su getiren, Eski çağlardan günümüze ulaşabilen nadir örneklerden su kemerleridir. Dilerseniz; yorucu, ancak bir o kadar da keyifli Aspendos gezinizin ardından antik kente yaklaşık 1 KM uzaklıkta bulunan Köprüçay Barajı’nın çevresinde bulunan  restorantlarda  mola verebilir, ırmak manzarası eşliğinde kömürde alabalığın ya da yöresel saç kavurmasının tadına bakabilirsiniz. Yemek sonrasında semaver çayı da olmazsa olmazlar arasındadır.

                UÇAN SU ŞELALESİ: Gebiz beldemize bağlı Akçapınar köyündeki tabiat harikası olup; Gebiz belde merkezine 17 km uzaklıktadır. Şelalenin adı, Toroslar’dan gelen suların yeşilliklerin üzerinden dökülmesi sebebi ile uçan su şelalesi olarak ifade edilmiştir. Bölgede aynı adı taşıyan iki şelale yer almaktadır.Doğa harikası olan ve her mevsim ziyaretçilerine eşsiz güzellikler sunan bu şelaleler, adeta fotoğraf tutkunlarını büyüleyici bir atmosfere çağırmaktadır. Şelalelerin döküldükleri yüzey, kireç taşından oluştuğu için yüzeyde kopmalar yaşanmış, hayranlık uyandıran çeşitli sarkıtlar oluşmuştur. Bölgede rafting gibi su sporlarının yanı sıra, jip   safarileri ve eşekler üzerinde gezmek gibi aktiviteler düzenlenmektedir. Bütün bunlara rağmen, bölgenin turizm potansiyeli istenen düzeyde değildir. Yine, şelale  yakın bir alanda Pednelissos Antik Harabeleri de yer aldığından vakit ayırarak hoş bir gezinti yapabilir, doğa ve tarihi birlikte teneffüs edebilirsiniz. Şelalelerin kenarında bulunan ahşap restorantta doğa manzarası eşliğinde yemek yemek mümkündür.

                ZEYTİNTAŞI MAĞARASI:  İlçemizin 15 km kuzeyinde bulunan Akbaş Mahallesi’nin Zeytinlitaş Tepesi’nin güney yamacında yer alır.14 m derinliğinde, çift katlı olan ve  içerisinde birbirinden farklı mağara oluşumlarını (soda çubukları, traverten, akma taşı, bayrak traverten, mısır patlağı, heliktik şekiller) bulunduran zengin ve büyüleyici görselliğe sahip ve halen aktif olan mağara, sahip olduğu benzersiz farklı mağara içi oluşumları ile son derece muhteşem güzellikler  hazinesi gibidir. Özellikle mağaranın hemen her yerinde gelişen boyları 0.5 m’yi bulan makarna sarkıtlar Zeytintaşı Mağarası’nın  karakteristik şeklidir. Gelişimleri hala devam eden bu yavru sarkıtlara ülkemizde pek az mağarada rastlanabilmektedir. Ayrıca büyük sütunlar arasında yer alan gölcükler mağarayı daha ilgi çekici hale getirmektedir. Bulunduğu doğal çevrenin vahşi güzelliği, ulaşımının kolay oluşu, Antalya-Alanya kara yolu ve Aspendos’a yakınlığı mağaranın turizm değerini arttırmıştır.

                SİLLYON ANTİK KENTİ: (Asar Köy, Yanköy)  Perge’nin Kuzey Doğusunda denizden 12 KM içerde ova ortasında yayvan biçimli yalçın ve yüksek bir tepe üzerinde kurulmuştur. Çevreye tamamen egemen bir konumu vardır. Görüş alanı Akdeniz’e kadar uzanır. Kentin Troia Savaşı sonrasında kurulduğu sanılıyor. Bizans döneminde piskoposluk merkezi olmuş; daha sonra Türkiye Selçukluları’nın hakimiyetine girmiştir. Selçuklular, buraya   yeni binalar yaparak tıpkı Aspendos gibi bu kentin de günümüze ulaşmasında önemli misyon üstlenmişlerdir. Ayrıca kentte Hellenistik  döneme ait surlar yer almaktadır Bu surları; kuleler, kapılar ve kente çıkan yollar tamamlamaktadır. Tepeye çıkıldığında; kuzeybatı yönünde ev kalıntıları, sokaklar, batıda ise Selçuklu Camii, Bizans kilisesi ve sarnıç görülmektedir. Tepenin güneybatı eteğinde; 8000 kişilik tiyatro ve yanında odeon bulunmaktadır. Aşağıda bu gün çok harap bir durumda olan Güneybatı yönünden doğuya uzanmış açık tarafı güneye bakan kavisli tarafı kuzeybatıda bir stadyum ve bunun doğusunda büyük bir hamam kalıntısı mevcuttur. Stadyum, Gymnasium,, kuleler, Selçuklu mescidi, sahne kısmı kayaların çökmesiyle tamamen kaybolmuş tiyatro ve spor tesisleri, görülmeye değer kalıntılar arasındadır. Halk arasında sıtma pınarı olarak  bilinen ve stadyumun batısında bulunan suyu soğuk ve lezzetli bir pınar bulunmaktadır. Stadyumun güneyinde surlar başlar. Bu surun ortasındaki burç, çok büyük ve korunaklıdır. Bunların içinde nereye gittikleri belli olmayan gizli yollar dehlizler vardır. Tiyatronun çevresinde bulunan su sarnıçları oldukça dikkat çekicidir.

                HOŞGÖRÜ-DİNLER BAHÇESİ: 2004 Yılında açılan Kadriye beldesinde bulunan ve üç büyük dine ait ibadethanelerin bulunduğu bir hoşgörü ortamıdır. Aynı bahçe içerisinde cami, kilise ve sinagog bulunmaktadır. Her yıl binlerce kişi tarafından ziyaret edilen bu bahçede farklı din mensupları huzur ve hoşgörü ortamında ibadetlerini yapma imkanı bulmaktadır. Bu yönüyle evrensel barış ve ahlak konusunda da tüm dünyaya anlamlı bir  mesaj verilmektedir.

                İŞLER CADDESİ: İlçe merkezinde, araç trafiğine kapalı, sağlı sollu kafe, restoran ve mağazaların bulunduğu, yerli halkın özellikle dinlenmek ve misafirlerine  keyifli anlar yaşatmak amacıyla tercih ettikleri hoş bir mekandır. Sizler de böylesine sakin bir ortamda kahvenizi yudumlayabilir, alış veriş yapabilir, fotoğraflık güzel manzaralar yakalayabilirsiniz. Bunların haricinde; Devlet Su İşleri Parkı’nda mola verebilir, Kadriye, Belek, Boğazkent sahillerinde yürüyüş yapabilir, denizin keyfini çıkarabilirsiniz.

                NE YENİR?

                Serik merkezde bulunan Çınaraltı Meydanı çevresindeki restorantlarda yumurta, fasülye ve tahin kullanılarak hazırlanan yöresel piyazımız  eşliğinde ızgara köfte deneyebilirsiniz. Akabinde, yöresel kabak tatlısını mutlaka tatmalısınız.Aspendos Antik kenti anlatımımızın sonunda ifade ettiğimiz alabalık tercihini de değerlendirebilirsiniz.

                NE ALINIR?

                Serik ilçe merkezinin en büyük pazarı Cuma günleri kurulmaktadır. Burada organik taze meyve sebze, mevsimine göre el yapımı peynir, pekmez, tereyağı, çökelek, tulum peyniri, siyah zeytin, turşu, yaprak bulabilirsiniz.

Sevdiklerinize namlu kısmı çelik, sap kısmı ise boynuzdan imal edilerek geleneksel yöntemlerle yapılan Serik bıçağı armağan edebilirsiniz.

                Özetle: Antik çağa ait birçok yapı, doğal güzellikleri, sakin ve huzurlu ortamı, içten ve sıcak kanlı insanları ile Serik sizleri çağırıyor. Burada anlattıklarımız. Serik’in sahip olduğu harikulade güzelliklerden kalemimize yansıyan küçük bir söz dizisinden ibarettir yalnızca. Sizleri de Antalya geziniz esnasında bu güzel ilçemize davet ediyor,  pehlivanlar diyarımıza zaman ayırmanızı tavsiye ediyoruz. Saygılarımızla.

Hazırlayan: İsmail ÖĞÜT (Serik Kültür Sanat ve Eğitim Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Tarih Öğretmeni)